Milattan önce 1215 yılında IV. Tuthaliya’nın ölümünden sonra tahta III. Arnuvanda geçti. Ancak 1 yıl geçmeden öldü ve yerine kardeşi Şuppiluliuma geçti. Ama Şuppiluliuma’nın tahtın yasal varisini çiğnemekle şuçlandı. Şuppiluliuma bir varis olmadığını ve Arnuvanda’dan hamile bir kadın olmadığını söyleyerek bir haksızlık olmadığını belirtiyordu.
Kraliyet ailesi içinde bölünme giderek büyüyordu. Bu sebeple Şuppiluliuma herkesten bağlılık yemini etmesini ve sadece kendisini büyük kral olarak tanımlanmasını istiyordu.
Yurt içindeki istikrarsızlık, yurt dışına da yansımaya başlamıştı. Kragamış sözde Hitit uydu krallığıydı ancak Kargamış kralı Şuppiluliuma ile eşit konumda bir ortaktı.
Ugarit kralı Amurapi, Mısır’ın yeni firavunu Merenptah’a yazdığı mektupta, Amurapi’nin atalarının Mısır vasalı olduğu yazıyordu. Daha sonra Amurapi evli olduğu Şuppiluliuma’nın kızından boşanmak istedi ve onu kovdu. Ancak Şuppiluliuma Ugarit kralına muhtaç olduğundan bir şey yapamadı.
O sıralarda II. Şuppiluliuma’nın imparatorluğunda bir kıtlık yaşanıyordu. Merenptah, Hattuşa’ya bol miktarda tahıl gönderdi. Hititler Ugarit’ten 450 ton tahılın taşınması için gemilerin hazır edilmesini istiyordu.
Akdeniz’in kuzeyinde korsanlık yapan Sikila Adamları bu tahıl sevkiyatı için bir tehdit oluşturuyordu ancak çıkan savaşı Hititler kazandı ve tehlikeyi bir ölçüde frenledi.
II. Şuppiluliuma Viyanavanda, Tamina, Masa, Lukka ve İkuna ülkerini fethetti. Yapılan bu sefer, başına buyrukdavranan bir vasalı hizaya getirmek değildi. Bu bir iç savaştı. Şuppiluliuma bu zaferle imparatorluğun kontrolünü yitirmemişti ama sadece yıkılmasını ertelemişti.
II. Şuppiluliuma döneminde Hattuşa’da bolca yapı kompleksi inşa edildi. Ancak yeni inşa edilen iki yapı ise, çok farklı olayların habercisiydi. Kral Kapısı’ndan Aslanlı Kapı’ya kadar, kentin güney kısmı tamamen, ikinci bir surla çevrilmişti. Sfenksli Kapı’nın bulunduğu tepeye yapılan bu surlarla kapının önü kesilmiş ve bu görkemli yapı işlevsizleştirilmişti. Eski görüntünün önünü kapatan bir yapıyla birlikte ahıl ambarlarına artık korunaklı bir yoldan ve bir kapıdan ulaşılıyordu. Bu şekilde sadece dışarıdan değil, sanki halkın tahıl amarlarından uzak tutmak istermiş gibi, kentin içinden de tahıl ambarına giriş güçleşmişti. Kısa bir süre nce görkemli bir görüntüsü olan kent, kendi halkına yönelik savunma önlemleriyle donatılan bir kent olmuştu.
II. Şuppilulima, yönetim kadrosuyla beraber sarayı başka bir kente taşımışlardır. Hattuşa’yı yıkılmak üzere başıboş bırakmış vekaderine terk edilmiştir.